Blog

Türkiye’deki Ekonomik Durum ve Alışveriş Merkezleri
Yeni Yatırımcılar / Yatırımlar Üzerindeki Etkisi

Türkiye’de son zamanlarda geliştirilen alışveriş merkezleri genellikle alışveriş, yemek, eğlence ve bazen kültürel etkinlikler için tasarlanmıştır. 2000’li yılların başından bu yana, alışveriş merkezlerinin sayısındaki hızlı artış, onları ulusal perakende sektöründe önemli bir faktör haline getirmiştir. Alışveriş merkezi sayısındaki artış, tüketici alışveriş alışkanlıklarındaki değişiklikler ve modern yaşam tarzlarının benimsenmesiyle orantılı olmuştur. 2023 itibarıyla Türkiye’de 455 aktif ve 37 inşaat halinde olmak üzere toplam 492 alışveriş merkezi bulunmaktadır. Türkiye’nin en kalabalık şehri olan İstanbul, 134 ile ülkenin toplam alışveriş merkezlerinin üçte birine ev sahipliği yapmaktadır.

Türkiye, stratejik konumu, genç nüfusu ve çeşitli endüstrilerdeki potansiyeli nedeniyle hala önemli bir ekonomik aktördür ve alışveriş merkezleri uzun zamandır ekonominin hayati bir parçasıdır. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) 2019’dan 2023’e %4,5 artış gösterdi ve 2024 için %2,9 büyüme öngörüldü. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar son beş yılda Türk Lirası’nı dört kat değersizleştirdi. 2024 ve 2025 tahminleri daha sürdürülebilir bir ekonomiye doğru bir kayma olduğunu göstermektedir.

Tüm ekonomik zorluklara rağmen; perakende sektöründe 2023 yılı metrekare başına birinci sınıf kira bedeli bir önceki yıla göre yüzde 31,3 artışla 105 €/m² olarak gerçekleşti.

Türkiye’deki alışveriş merkezi ciro endeksi, 2023’te enflasyon ve döviz kuru artışlarını geride bırakarak %92 artış gösterdi. Kategorik olarak en yüksek artış %110 ile teknolojide oldu, bunu %90 ile moda ve %82 ile ev aletleri ve araçlarında izledi.

Alışveriş merkezi cirosunun artması aynı zamanda yüksek doluluk oranlarına da yol açtı. 2023’te pandemi öncesi doluluk oranlarının aşıldığı görüldü ve bu da yatırımcıları 2024’te portföylerindeki kiracıların performansına odaklanmaya yöneltti. Performansa dayalı kira artışı talepleri ve yeni ve yüksek performanslı markalara yer açmak için mağazaları boşaltmak gibi eylemler, mevcut yılın ana temalarıdır.

Sektör için bir diğer önemli konu ise turistlerin yarattığı ciro. Özellikle Körfez ülkelerinden gelen ziyaretçiler son iki yıldır önemli bir belirleyici oldu. Yaz aylarında İstanbul, Bursa, Antalya, İzmir, Afyon ve Gaziantep’teki alışveriş merkezlerinin aylık cirolarının neredeyse %50’si uluslararası tüketicilerden gelmektedir.

Alışveriş merkezlerine yapılan yatırımlar ülkenin sosyoekonomik ve politik gelişimiyle doğrudan etkileşim halindedir. Son 15 yılda, yabancı yatırımcıların egemen olduğu bir dönemden, ulusal geliştiricilerin yaygın olduğu bir döneme geçiş yaşandı. 2018’de getirilen “Kiralamalarda Döviz Yasağı” gibi önlemler ve politik-ekonomik belirsizlikler nedeniyle, sektördeki yabancı yatırımcı oranı son beş yılda %28’den %16’ya düştü.

Öte yandan, ulusal yatırımcılar yeni projelerine karma kullanımlı unsurlar dahil etmektedir. Karma kullanımlı projeler perakende destinasyonları, konut alanları, ofisler, hastaneler, okullar ve eğlence alanları gibi işlevleri bünyesinde barındırırarak, yatırımcılar için potansiyel riskleri en aza indirmek ve istikrarlı, sürdürülebilir bir gelir modeli yaratmaktır.

Sonuç olarak, ekonomik dengesizlikler ve politik belirsizlikler ortasında, alışveriş merkezi yatırımcılarının temkinli yaklaşımları gözlemlenmekte ve bu da diğer pazarlara ve çeşitlendirilmiş projelere doğru bir kaymaya yol açmaktadır. Yine de Türkiye, genç nüfusu, stratejik konumu ve çeşitli sektörlerdeki potansiyeli nedeniyle önemli bir ekonomik oyuncu olmaya devam ediyor. Yatırımcılara daha istikrarlı getiriler sunan karma kullanımlı projeler gibi çeşitlendirilmiş yatırım seçenekleri önem kazanıyor. Türk alışveriş merkezi sektöründe esneklik ve yenilikçilik, ekonomik koşullara uyum sağlamak ve potansiyelleri en üst düzeye çıkarmak için giderek daha da önemli hale geliyor.